Anit
New member
Yüzüp Yüzüp Kuyruğuna Gelmek Ne Demek? Farklı Yaklaşımlar Üzerine
Selam dostlar,
Bugün aklıma takılan, günlük dilde sık sık kullanılan ama üzerinde duruldukça derinleşen bir deyim üzerine sizlerle konuşmak istiyorum: “Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek”. TDK’ya göre bu deyim, “bir işi neredeyse başaracak duruma geldikten sonra vazgeçmek veya başaramamak” anlamına geliyor. Yani insanın emeğini ortaya koyduktan sonra finalde pes etmesi veya engelle karşılaşması.
Ama bana göre mesele sadece bu kadar değil. Çünkü deyimlerin içinde toplumsal bakış açımız, cinsiyet rollerimiz, duygusal dünyamız ve hatta başarıya bakışımız gizli. Gelin farklı açılardan bu deyimi yorumlayalım. Siz de kendi görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.
---
Erkeklerin Daha Objektif ve Veri Odaklı Yaklaşımı
Erkek forumdaşlar genellikle deyimi çok daha “net” bir şekilde ele alıyorlar. Onlara göre bu söz, iş hayatında veya akademik alanda karşılaşılan somut durumların özeti gibi:
- Bir tez yazarken yüzlerce kaynak tarayıp son aşamada teslim etmemek.
- Bir iş görüşmesinde tüm süreçleri geçip son dakikada elenmek.
- Bir projede aylarca çalışıp final sunumunda teknik bir hatadan dolayı başarısız olmak.
Bu perspektifte deyim, daha çok veri ve sonuç odaklı. Yani mesele “duygu” değil, sürecin mantıksal bütünlüğü. Erkekler için bu deyim, başarısızlık ihtimallerine dair rasyonel bir uyarı niteliğinde: “Boşa kürek çekme, son aşamayı da garantiye al.”
Benim dikkatimi çeken nokta şu: Erkeklerin bu yaklaşımında deyim, bir tür stratejik planlama aracı gibi görülüyor. Onlara göre bu deyim, “finale kadar götürdüğün işin sonunu da düşün” mesajı veriyor.
---
Kadınların Daha Duygusal ve Toplumsal Etkiler Üzerine Yaklaşımı
Kadın forumdaşların yorumları ise çoğu zaman daha duygu ve insan ilişkileri odaklı. Onlara göre “yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek” sadece bireysel bir başarısızlık değil, aynı zamanda toplumsal baskılar ve duygusal yorgunlukların bir sonucu.
Örneğin:
- Bir kadın, kariyerinde çok yükselmek üzereyken evlilik ya da aile sorumlulukları yüzünden finalde geri çekilebilir.
- Uzun süreli bir ilişkide, her şey yolunda giderken “evlilik” aşamasında erkekten beklenen adım gelmez ve ilişki bitiverir.
- Kadınların kendilerini kanıtlamaları için verdikleri mücadele, finalde toplumsal önyargılara takılabilir.
Bu açıdan bakıldığında deyim, sadece kişisel bir zayıflığı değil; aynı zamanda sistemin bireyleri finalde engellemesini de sembolize ediyor. Kadınların duygusal yaklaşımında bu deyim, “emeklerin hiçe sayılmasının yarattığı kırgınlık” duygusunu da içeriyor.
---
Toplumsal Yorumlar: Deyimin Gündelik Hayata Etkisi
Bu deyim, aslında hepimizin hayatında karşılık buluyor. Hepimiz bir şeylere çok emek verip finalde kaybettiğimiz anları hatırlıyoruz. Ancak farklı cinsiyetlerin bu deyime yüklediği anlam, toplumun bizden beklentileriyle de yakından ilişkili.
- Erkekler için: Daha çok “işi tamamla, hedefe ulaş, mantıklı davran.”
- Kadınlar için: Daha çok “emeğini engelleyen duvarlar, toplumsal sorumluluklar, duygusal bedeller.”
Böyle bakınca, deyimin farklı yorumları aslında hayatın adaletli olup olmadığına dair ipuçları da veriyor.
---
Deyim Üzerinden Tartışma Soruları
Arkadaşlar, tartışmayı canlı tutmak adına birkaç soru bırakıyorum:
1. Sizce “yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek” kişisel bir zaaf mıdır, yoksa sistemin bize koyduğu engellerin bir sonucu mudur?
2. Erkeklerin veri odaklı yaklaşımı mı, kadınların duygusal-toplumsal yaklaşımı mı bu deyimi daha doğru yansıtıyor?
3. Hiç kendi hayatınızda bu deyimi birebir yaşadığınız bir olay oldu mu? Olduysa finalde hissettiğiniz şey daha çok hayal kırıklığı mıydı, yoksa “ders aldım” duygusu mu?
4. Bu deyimi çocuklara ya da gençlere nasıl açıklardınız? Onlara “sonunu getirmek” konusunda hangi tavsiyeleri verirdiniz?
---
Sonuç Yerine: Deyimi Farklı Açıdan Görmek
Benim gördüğüm şu: TDK tanımı gayet açık olsa da, deyimlerin ruhu kişisel ve toplumsal deneyimlerimizle şekilleniyor. “Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek” bazen kişisel zaafı, bazen toplumsal engeli, bazen de duygusal kırılmaları temsil ediyor.
Erkeklerin net ve somut odaklı yaklaşımı, kadınların ise duygu ve toplum merkezli yorumları bu deyimi çok boyutlu kılıyor. Yani aslında hepimiz aynı denizde yüzüyor ama kuyruğa geldiğimizde farklı nedenlerle takılıyoruz.
Şimdi sözü size bırakıyorum:
Bu deyimi siz nasıl yorumluyorsunuz? Sizce hangi bakış açısı daha gerçekçi? Ve en önemlisi, finalde takılmamak için hangi stratejilerimizi değiştirmeliyiz?
Selam dostlar,
Bugün aklıma takılan, günlük dilde sık sık kullanılan ama üzerinde duruldukça derinleşen bir deyim üzerine sizlerle konuşmak istiyorum: “Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek”. TDK’ya göre bu deyim, “bir işi neredeyse başaracak duruma geldikten sonra vazgeçmek veya başaramamak” anlamına geliyor. Yani insanın emeğini ortaya koyduktan sonra finalde pes etmesi veya engelle karşılaşması.
Ama bana göre mesele sadece bu kadar değil. Çünkü deyimlerin içinde toplumsal bakış açımız, cinsiyet rollerimiz, duygusal dünyamız ve hatta başarıya bakışımız gizli. Gelin farklı açılardan bu deyimi yorumlayalım. Siz de kendi görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.
---
Erkeklerin Daha Objektif ve Veri Odaklı Yaklaşımı
Erkek forumdaşlar genellikle deyimi çok daha “net” bir şekilde ele alıyorlar. Onlara göre bu söz, iş hayatında veya akademik alanda karşılaşılan somut durumların özeti gibi:
- Bir tez yazarken yüzlerce kaynak tarayıp son aşamada teslim etmemek.
- Bir iş görüşmesinde tüm süreçleri geçip son dakikada elenmek.
- Bir projede aylarca çalışıp final sunumunda teknik bir hatadan dolayı başarısız olmak.
Bu perspektifte deyim, daha çok veri ve sonuç odaklı. Yani mesele “duygu” değil, sürecin mantıksal bütünlüğü. Erkekler için bu deyim, başarısızlık ihtimallerine dair rasyonel bir uyarı niteliğinde: “Boşa kürek çekme, son aşamayı da garantiye al.”
Benim dikkatimi çeken nokta şu: Erkeklerin bu yaklaşımında deyim, bir tür stratejik planlama aracı gibi görülüyor. Onlara göre bu deyim, “finale kadar götürdüğün işin sonunu da düşün” mesajı veriyor.
---
Kadınların Daha Duygusal ve Toplumsal Etkiler Üzerine Yaklaşımı
Kadın forumdaşların yorumları ise çoğu zaman daha duygu ve insan ilişkileri odaklı. Onlara göre “yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek” sadece bireysel bir başarısızlık değil, aynı zamanda toplumsal baskılar ve duygusal yorgunlukların bir sonucu.
Örneğin:
- Bir kadın, kariyerinde çok yükselmek üzereyken evlilik ya da aile sorumlulukları yüzünden finalde geri çekilebilir.
- Uzun süreli bir ilişkide, her şey yolunda giderken “evlilik” aşamasında erkekten beklenen adım gelmez ve ilişki bitiverir.
- Kadınların kendilerini kanıtlamaları için verdikleri mücadele, finalde toplumsal önyargılara takılabilir.
Bu açıdan bakıldığında deyim, sadece kişisel bir zayıflığı değil; aynı zamanda sistemin bireyleri finalde engellemesini de sembolize ediyor. Kadınların duygusal yaklaşımında bu deyim, “emeklerin hiçe sayılmasının yarattığı kırgınlık” duygusunu da içeriyor.
---
Toplumsal Yorumlar: Deyimin Gündelik Hayata Etkisi
Bu deyim, aslında hepimizin hayatında karşılık buluyor. Hepimiz bir şeylere çok emek verip finalde kaybettiğimiz anları hatırlıyoruz. Ancak farklı cinsiyetlerin bu deyime yüklediği anlam, toplumun bizden beklentileriyle de yakından ilişkili.
- Erkekler için: Daha çok “işi tamamla, hedefe ulaş, mantıklı davran.”
- Kadınlar için: Daha çok “emeğini engelleyen duvarlar, toplumsal sorumluluklar, duygusal bedeller.”
Böyle bakınca, deyimin farklı yorumları aslında hayatın adaletli olup olmadığına dair ipuçları da veriyor.
---
Deyim Üzerinden Tartışma Soruları
Arkadaşlar, tartışmayı canlı tutmak adına birkaç soru bırakıyorum:
1. Sizce “yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek” kişisel bir zaaf mıdır, yoksa sistemin bize koyduğu engellerin bir sonucu mudur?
2. Erkeklerin veri odaklı yaklaşımı mı, kadınların duygusal-toplumsal yaklaşımı mı bu deyimi daha doğru yansıtıyor?
3. Hiç kendi hayatınızda bu deyimi birebir yaşadığınız bir olay oldu mu? Olduysa finalde hissettiğiniz şey daha çok hayal kırıklığı mıydı, yoksa “ders aldım” duygusu mu?
4. Bu deyimi çocuklara ya da gençlere nasıl açıklardınız? Onlara “sonunu getirmek” konusunda hangi tavsiyeleri verirdiniz?
---
Sonuç Yerine: Deyimi Farklı Açıdan Görmek
Benim gördüğüm şu: TDK tanımı gayet açık olsa da, deyimlerin ruhu kişisel ve toplumsal deneyimlerimizle şekilleniyor. “Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek” bazen kişisel zaafı, bazen toplumsal engeli, bazen de duygusal kırılmaları temsil ediyor.
Erkeklerin net ve somut odaklı yaklaşımı, kadınların ise duygu ve toplum merkezli yorumları bu deyimi çok boyutlu kılıyor. Yani aslında hepimiz aynı denizde yüzüyor ama kuyruğa geldiğimizde farklı nedenlerle takılıyoruz.
Şimdi sözü size bırakıyorum:
Bu deyimi siz nasıl yorumluyorsunuz? Sizce hangi bakış açısı daha gerçekçi? Ve en önemlisi, finalde takılmamak için hangi stratejilerimizi değiştirmeliyiz?